23 Eylül 2013 Pazartesi

YİRMİNCİ YÜZYIL ENDONEZYA

Enflasyon öncesi Endonezya Parası. Günümüzde, 100 rupiahla hiç bir şey alınamaz.

Indonesian Banknotes




Bin dokuz yüz seksenli yıllardan düğün resimleri (1 & 2)

Bin dokuz yüz yetmişli  yıllardan geleneksel bir düğün resmi



Bin dokuz yüz yetmişli yıllardan başörtülü kadınlar, Aynı dönemde ülkemizdeki kadınlar gibi.




22 Ağustos 2013 Perşembe


 JAVA'DAKİ UNESCO DÜNYA MİRASLARI


Binlerce adadan oluşan Endonezya'da değişik kültürlerin tarihsel ve kültürel mirasları olduğu kadar doğal güzellikler, sönmüş, ve aktif yanardağlar gibi jeolojik ve coğrafik oluşumlar, ile   ilginç endemik bitkiler  ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan kara, deniz ve uçan canlıların varlığı ülkeyi gerçekten çok çekici kılıyor.
Buna karşın, Unesco Dünya Mirasları listelerinde Endonezya gerektiği kadar yer almıyor. Komodo ve Lorentz Ulusal Parkları ile Sumatra Yağmur Ormanları dışındakiler ise Başkent Jakarta'nın da bulunduğu Java Adasında.

BOROBUDUR ya da BOROBUDUR BUDİST TAPINAK KOMPLEKSİ
http://www.borobudurpark.co.id/

Orta Java'da Magelang yakınlarında bulunan Mahayana Budist Tapınağı, 9.yy a tarihleniyor. Java sakinlerinin İslam dinine geçmesinden sonra, 14.yy. da terkediliyor. Kompleks, Tanrısal Buda kutsal mekanı ile, Budistlerin Haç mekanı olarak yapılmış. 

Mimari olarak dönemin Hindistan Budist ve Hindu Mimarisinden izler taşıyor. Yapı altı kare platform ve, bunların üzeri üç dairesel yapıyla örtülü. Yapıda 2672 kabartma heykel paneli ile 504 Buda heykeli bulunuyor  

Haç ziyareti, yapının zemin seviyesinden başlayarak merdiven ve koridorlardan geçerek en üst seviyeden sonra en tepedeki üç üst kata varılır. Hacıların geçeceği en  üstteki merdiven ve koridorlarda 1460 kabartma daha vardır.

Borobudur,1991 de Unesco listesine alınmış.
http://whc.unesco.org/en/list/592

Son not: 1985 de gerçek azmettiricisi bulunamayan bombalı bir saldırıda can kaybı olmamıştır.


PRAMBANAN HİNDU TAPINAĞI
Address: Jl. Solo Km 16 Purwo Martani Kalasan Sleman Daerah Istimewa Yogyakarta  55282
+62 274 496401


http://whc.unesco.org/en/list/642

Onuncu yüzyıla tarihlenen bu Hindu  tapınağı da 1991 de Unesco listasine alınmıştır. Orta Java'da Yog-Yakarta'nın 16 km doğusunda bulunmaktadır.

Tipik Hindu mimari formundaki Prambanan Tapınağı, Endonezya'nın en büyük, Güneydoğu Asya'nın ise en büyük Hindu tapınaklarından biridir.


UJUNG KULON ULUSAL PARKI
http://www.ujungkulon.org/

Java'nın güney batı ucunda, Ujung Kulon yarımadası  ve bazı adaları içine alan bu Ulusal Park da 1991 de Unesco listesine alınmış. Ujung Kulon, doğal güzellikleri ve jeolojik açıdan  önemli, denizden fışkıran volkanların oluşturdukları adacıkların yanı sıra en alçak yağmur ormanlarının bulunduğu bir bölge.

Bölgede  yok olma tehlikesinde olan endemik bitki türleri ve hayvan türleri var. Bunlardan biri de Java gergedanı.


SANGİRAN/ MEGANTHROPUS PALAEO/HOMO ERECTİCUS  FOSİLLERİ
http://whc.unesco.org/en/list/593

Sangiran, Orta Java'da, bir buçuk milyon yıl öncesine tarihlenen ve meganthropus palaeo  ve homo erecticus fosillerinin buluntu yeri. İnsan evrimini aydınlatacak en önemli noktalardan biri. Sangiran 1996 da Unesco listesine alınmış


23 Nisan 2013 Salı

NEDEN ENDONEZYA VE ENDONEZYAYI YAZMAK NEDEN ZOR?


Yaklaşık 35 yıldır sürdürdüğüm rehberlik yaşantımda, üç kıtada çok sayıda ülkede bulundum. Bunlar arasında yalnız Japonya'da bir süre yaşadım. Japonya'dan haberler, yorumlar ve bazı izlenimlerim internet ortamında yayınlandıktan(**) sonra iki yıl önce bir Japonya blogunda karar kıldım. bizimjaponya.blogspot.com başlıklı bu blog varlığını sürdürüyor.

Peki, gidegidegelegele ya da TRAVELLER WHO SEES de nereden çıktı? Gezmeye devam ediyorum. Birden gezdiğim gördüğüm ülkeleri, özellikle de fazla bilinmeyen ya da popüler olmayan ülkeleri yazmaya karar verdim. 

Endonezya, blogumdaki ilk ülke oldu.

Gidegidegelegele görüşlerinizi, eleştirilerinizi, yorumlarınızı bekliyor. 

(*) Gören Gezgin

Son bulunduğum ülkelerden bir olan Endonezya'yı yazmaya karar verme nedenlerinden biri de gezginlerimizin fazla bilmediği bir ülke olması.


Ama, bence. Endonezya yazılması en zor ülkelerden biri olmalı.Öncelikle Endonezya çok büyük bir ülke. En doğusundaki adadan en batısındakine uçakla yaklaşık on saat. .Endonezya'nın yüz ölçümü Türkiye'nin iki katı. 17 ya da 19 bin adadan oluşuyor. Nüfusu 240 milyonun üzerinde, ve dünyanın dördüncü en kalabalık ülkesi. 250 etnik grup ve bir o kadar da değişik dil ve lehçe. Endonezya, aynı zamanda en büyük Müslüman nüfusa sahip ülkesi.Asırlar boyunca önce Portekiz sonra da Hollanda kolonisi, İkinci Dünya Savaşında Japon işgali. Ekvator çizgisi boyunca hemen tüm yıl boyunca sıcak yağmurlu ve rutubetli.Yanardağlar ve depremler ülkesi. Günümüzde bile hala avcılık ve toplayıcılıkla yaşamlarını sürdüren insanların yaşadığı vahşi ve girilebilmesi zor ormanlar. Tarıma elverişli tarlalar. Pek çok lezzetli tropikal meyve.Koruma altına alınması gereken çok sayıda yabani hayvan türü.Temiz kumsal ve plajlar. Sakin sessiz insanlar ülkesi.


Ben Endonezya'da değildim: Yalnız başkent Jakarta'nın da bulunduğu en büyük adalardan biri olan Java'daydım. Java'da da çok az yerde bulundum. Dünyanın en büyük  Budist Tapınağı, Borobudur'a bile gidemedim. Bali'ye  de... Endonezya'nın hiçbir yerinde değildim. Ama gene de Endonezya'da görebildiğim, yani yazabileceğim şeyler var.


Şimdi burada yazabileceklerimin  iyi bir başlangıç olacağı kanısındayım. Aklımdan geçen ise Endonezyayı tümüyle keşfetmek. Becerebilirsem, belki de bu notlar, 'Endonezya Kitabı' olabilir.


Umarım bu notlar okurlara ilginç ve yararlı olur.


M.Haluk Özyurt

2 Mart 2013 Cumartesi

ENDONEZYA’YA HOŞ GELDİNİZ!




Endonezya’ya Türk Hava Yollarıyla, önce 11 saatlik bir uçuşla Singapur’a gidiyoruz. Singapur Havaalanında bir saatlik temizlik ve akaryakıt molası verdikten sonra bir saat on beş dakikada Jakarta’ya ulaşıyoruz. Jakarta, Soekarno – Hatta Havalanı, Jakarta’nın biraz dışında Cengkareng’de Yola çıkıp,  trafiğin soldan aktığını görünce aklınıza ilk gelen, soldan trafiğin genelde Japonya ve birkaç küçük ülke dışında İngiltere’nin eski kolonilerinde uygulandığı.(Eski kolonilerden Kanada’da ise trafik sağda.)  Ama şaşırtıcı olan Endonezya’nın İngiltere’nin eski kolonilerinden biri olmadığı.

Otoyollardan çıkıp Jakarta’ya yaklaştıkça motosikletler artmaya başlıyor. Kent, ise tam bir motosiklet curcunası…  Kadın-erkek,  üzerinde bir, iki ya da üç kişinin, bir-iki arada üç çocuğun da ebeveyniyle bulunduğu motosiklet trafiği sizi şaşırtıyor.  Trafik ışıklarının bulunduğu kavşaklarda, hadi binlerce demiyelim,  ama, önde yüzlerce motosiklet görüyorsunuz. Acaba, Jakarta yerine, 5 milyon motosiklet kenti mi demeliyiz? Endonezce, ‘kota dengan lima juta spede motor’ denebilirmiş.  Ama söylemesi uzun ve zor görünüyor.

‘Çok memleketler gezdim’ ama buradaki kadar çok motosikleti ilk kez görüyorum. Araştırdım, 2011 de Çin Halk Cumhuriyetinde 24.58 milyon, Hindistan’da 11.79 milyon, Endonezya’da 8.04 milyon motosiklet satılmış. Nüfusa oranla dünyada en çok motosiklet satılan ülkelerin başında Endonezya geliyormuş.

Motosiklet kullananların  çoğunda ehliyet olmadığı da yaygın bir düşünce. Buna karşın 10 gün kaldığım Cava adasında tek bir motosiklet kazasına tanık oldum: Motosikletten yuvarlanan genç bir kız. Rehberimiz, hız yapan sürücülerin özellikle kırsal kesimde sokağa bırakılan çocuklar için tehlike yarattığını hatırlatıyor.

Çok motosiklet olunca, özellikle kırsal kesimde hemen her üç-beş işlikten biri de motosiklet tamirhanesi. Bunu da çok kolay gözlemliyorsunuz.

Yalnız on-on beş milyon nüfuslu Jakarta’da değil çevredeki yerleşim bölgelerinde de trafik yoğunluğu bazen sinir bozucu oluyor. Trafik ışığı olmayan kavşaklarda ‘gönüllü trafik düzenleyicileri’ iş başında. Karşıdan gelen araçları durdurup, bekleyenlere yol verince, genelde en öndeki sürücü, gönüllünün eline bir şeyler sıkıştırıyor. Trafik ışığı olmayan hemen her yerde gönüllüler iş başında. Ulusal Mezarlık görevlisi polis (ya da asker), aracımıza yol açınca kaptanımız da eline bir şeyler sıkıştırdı.

Jakarta’dan yakın yerleşimlere giden yolcular toplu taşımada yoğun olarak Angkot diye adlandırılan koyu mavi renkli minibüsleri kullanıyorlar. Bizim mavi minibüslerden farkı, oturma yerlerinin sıra sıra olmayıp, aracın iç çevresinde oluşuydu. Yolcuların inip bindiği arka kapının sürekli açık olması da dikkat çekiyor. Arada bir minibüsün üstünde yolculuk edenlere de rastlıyorsunuz. Minibüs şirketlerinden biri ‘Turki’,  Türk adını taşıyor. Bunu öğrenince Endonezya’da 80 li yıllarda başlayan minibüsle toplu taşıma fikrinin ülkemizden alındığını düşünmeden edemiyorum.

Jakarta’da doğal olarak otopark sorunu var. Anladığım kadarıyla buna da gönüllü ya da korsan otoparkçılarla çözüm bulmaya çalışmışlar. 31 Aralıkta havai fişek gösterisi ve konser verilecek alanda çok sayıda değnekçi araçların park etmelerine yardım ediyordu. 



Bajaj: Bir dönem küçük kentlerde insan taşımacılığında kullanılan triportöre benzer araca Jawa'da sıkça rastlanıyor.

Dokar: Faytona benzer at arabası. Faytondan farkı, dört yerine, iki tekerlekli olması.






  
Ciputra(d.1931) Endonezya'nın sayılı zenginlerinden biri. Ciputra Konut Geliştirme Projesinin  ve Ciputra grubunun sahibi . Bazı kaynaklar göre üikenin 30 uncu zengini ve 8inci hayırsever iş  adamı. 1998 Asya Finans krizi sırasında halka açık şirketleri çok büyük değer kaybına uğradı, halkın şirketlerdeki yatırımları buharlaştı. Şirketlerinin bazıları battı. IMF nin baskısıyla bankayı kapattı.

Ciiputra, halen, Citra Indah projesiyle modern bir konut gurubunu hayata geçirmiş. Yerleşimin meydanlarında ve kavşaklarında bizzat Ciputra'nı kendisinin tasarladığı modern heykeller yer alıyor











ENDONEZYA NOTLARI


Endonezya/Giriş

Endonezya, Ekvator çizgisinde bir milyon dokuz yüz on dokuz bin kilometre kare yüzölçümüne sahip- Türkiye’nin iki buçuk katı genişliğinde- 17,500 adadan,–kimi kaynaklara göre 19,000 adadan- oluşan 250 milyona yaklaşan nüfusuyla dünyanın dördüncü kalabalık ülkesi.

En doğudaki Papua adasından, en batıdaki Sumatra adasına uçakla 9 saatte ulaşılıyor. Bu da Endonezya’nın ne denli geniş bir coğrafyaya yayıldığını gösteriyor.

Önce Portekiz, sonrasında üç yüz yıl Hollandalıların yönetiminde kalan Endonezya, İkinci Dünya Savaşında Japonlar tarafından işgal edildi. 1945 de Japonların yenilip bölgeyi terk etmesi üzerine, doğudan batıya Papua, Selebes, Cava, Borneo ve Sumatra gibi büyük adaların da bulunduğu bölgede  Bağımsız Endonezya Cumhuriyeti ilan edildi.

Resmi olarak ülkede  250 etnik gurup ve bunların birbirlerine yakın ayrı dilleri var. Resmi dil, Malay dili kökenli, Bahasa Endonezcesi. Etnik dağılıma değinecek olursak en başta Cavalılar,  yaklaşık yüzde kırk, Sundanesler yaklaşık yüzde 15, Çinliler ise yüzde 4-5 dolayındadır. Diğerleri: Araplar, Hintliler, Malaylar, ve Mikronezya kökenliler vb.

Endonezya en çok Müslüman nüfusa sahip ülke. 2010 verilerine göre Müslümanlar yüzde 87.18, Protestanlar, yüzde 6.96, Katolikler, yüzde 2.91, Hindular yüzde 1.96 ve Budistler, yüzde 0.72.Ayrıca 150-200 bin dolayında Musevi olduğu da söyleniyor. Tüm vatandaşların kimliklerinde din hanesi   bulunuyor. Endonezya’da ateist, agnostik(bilinemezci)olmak ve din ve dini değerlere saygısızlık yasak. Müslümanların yoğun olduğu ülkede Arapça sadece dinsel alanda değil dindışı alanlarda da etkisini  az da olsa kendini gösteriyor. Göze çarpanlardan birisi, ‘umum’ diğeri de ‘khusus’. İlki, toilet sözcüğünün arkasında bulunduğu için, ‘umumi tuvalet’ olduğunu anlamak zor olmadı. İkincisini ise 2.50 cm. ile birlikte otoyol gişelerinin girişinde görünce, 2.50 cm.yi geçmeyen araçlar için hususi, yani özel bir yol olduğunu anlatıyor şoförümüz.
Yönetim mümkün olduğunca dinlere eşit davranmaya çalışıyor. Öte yandan radikal İslami grupların giderek  örgütlenip  güçlendiği söyleniyor. Bu son Noel’de bazı guruplar, Müslümanların, Hıristiyanların Noelini kutlamaması çağırısında bulundular.

Ülkede, Dinsel eğitim veren ‘Medreseler’ olduğu gibi bizdeki yatılı Kuran Kursu benzeri eğitim veren özel eğitim kurumları da var.

Şehirlerarası yollarda, yolun tam ortasında elinde bir torba ya da küçük bir sepetle para toplayan genç- yaşlı, kadın-erkek, çoluk-çocuk görürseniz, camii için para topladıklarını söyleyecekler. Ama çoğu Endonezyalı, toplanan paraların camiler için olduğunu düşünmüyorlar.

1 Mart 2013 Cuma

DİKKAT EDİLECEK KONULAR


Para Bozdurma: Hava alanında para bozdurmanızda yarar var. Döviz büroları ülkemizde olduğu gibi yaygın değil. Büroların bir kısmı,  hafta sonları ve resmi tatillerde açık değiller. Daha da önemlisi, dövizinizin hiç katlanmamış ve tertemiz olması gerekiyor. Üzerinde leke, kir ve yırtık olması durumunda bankalar genellikle bozmuyor. Bu nitelikleri karşılamayan dövizinizi bürolar yüzde 10-15 eksiğine bozuyorlar. Kredi kartı kullanımı da o kadar yaygın olmadığından, yanınızda nakit gerekiyor.

Vize: Havaalanında, 25 ABD Doları karşılığında vize alabiliyorsunuz. Bazı durumlarda Endonezya’da kalacağınız otel ya da otellerin rezervasyonlarını sorabilirler. Bir iki ön rezervasyon yaptırıp gitmenizde yarar olabilir.

Giyecek: Endonezya, Ekvatoral bir iklime sahip olduğu için çok yağışlı, ve çok rutubetli. Hafif giysiler, ve çok sayıda çamaşır ile sandalete ihtiyaç duyarsınız. Tedbirli olun. 3-4 yıldız otellerde bile birkaç çamaşırınızı 1-2 ABD Dolarına yıkayıp ütületebileceğiniz gibi, çamaşırhanelerde ise daha da ucuza…

Yiyecek: Çok yıldızlı otellerde bile kahvaltıda peynir ve tabii zeytin bulamayabilirsiniz, şaşırmayın. Kahvaltı açık büfelerinde bizde olduğu gibi bol reçel, bal bulmayı umut etmeyin. Ama ekmek ve omlet bulabilirsiniz. Kahvaltılarda genelde kavrulmuş sebzeli şehriye ve yağda kızarmış tavuk var. Menülerde genellikle pirinç lapa bulunuyor. Yemeklerin acı olduğunu da belirtmemek olmaz. Gündüz açık havadaki bir lokantada masalarda yanan kandillerin bir ritüel olduğunu sanmayın. Bu kandiller sinekleri savmak içindir. Ortalama bir lokantada bıçak yerine kaşık veriliyor şaşırmayın.

Geleneksel Endonezya Mutfağı, Güneydoğu Ve Uzak Asya Mutfağının Bir Karışımı Gibi

Güney Doğu, ve Uzak Asya mutfaklarının birbirlerinden etkilendiği su geçirmez bir gerçek... Üstelik doğudan- batıya Papua' dan Sumatra'ya, uzanan Endonezya'nın Filipinlerden, Hindistan'a bir çok ülkeyle coğrafi yakınlıkları, bu ülke mutfağının bu geniş coğrafyadan karşılıklı etkilenmesini de normal kılıyor.

Oldukça zengin Endonezya geleneksel mutfağından yaygın ve ilginç olabilecek bir kaç örnekle yetineceğim.

Soto, Srato, Tauto ya de Coto

Soto, et ya da tavuk suyundan yapılan, Sumatra'dan Papua'ya değişik türleri olan ulusal çorbaya  verilen ad.

Bazı batılı uzmanlara göre, Soto, Çin Mutfağında Caudo diye adlandırılan, çorbanın başka versiyonu. Bazı uzmanlara göre ise, Soto, Çin, Hint ve Endonezya mutfaklarının bir karışımı.

Tofu, Haşlanmış, soya fasulyesinden elde edilen soya peyniri. Izgarasından tavasına, tatlı ya da tuzlu olarak yenildiği gibi, çorbada tatlıya, pek çok yemeğe de katılıyor.Ana yemeğin yanında sunulduğu da oluyor. Tofu, Japonya'dan, Endonezya'ya birçok bölge ülke mutfaklarında da yaygın tüketiliyor.

Satoy, marine edilmiş, şiş ya da ızgarada hazırlanıp sosla sunulan ve tavuk, keçi, koyun, dana ya da domuz etinden yapılan, tofu ile servis edilmesi yaygın olan bir yemek.. Satoy, .Hindistan cevizi  ya da bamdudan kesilen çöpierle kızartılıyor. 




 





Restoranlarda, duvarlarda ve mutfaklarda böceklerden korunmak için elektronik böcek  öldürücüler bulunuyor

Endonezyada 'alaturka' tuvaletlerde taharet için kova ve tas bulunyor

Meyve yemek isterseniz tüm sıcak soğuk yemeklerden önce masanıza servis yapılacaktır, bu bir Endonezya adetidir. Meyve demişken, belirtmemek olmaz: Endonezya meyve cenneti gibi bir ülke. Türkçe karşılığı olmayan o denli değişik türlerin önemli bir kısmını görmemiş gezginlerimiz olabilir, sapodilla, guava, longan,  mangosten, snake skin vb.

Tuvalet: Otellerde değil ama mola yerlerinde, benzinliklerde bizim ‘alaturka’ tuvaletlerin benzerlerini göreceksiniz, bir de büyük bir plastik kova ile içinde tas. Otellerdeki klozetlerin içindeki musluk yerine, dışında uzunca bir plastik borunun ucunda tazyikli su fışkırtan küçük duş başlığı bulacaksınız. Bunu altınızı yıkamak için kullanacaksınız. Sırt çantalılara ve yerlilere yönelik bazı otel odalarında lavabo olmamasını rehberimiz bize, erkeklerin genelde sakal tıraşı olmadıklarını (yarı köse diye anlayabilirsiniz) bu nedenle lavaboya ihtiyaç duyulmadığını anlattı.

Alışveriş: Hemen tüm hızla büyüyen metropollerde olduğu gibi Jakarta’da da çok sayıda alışveriş merkezi bulunuyor. Bizde olduğu gibi farklı alım gücüne sahip tüketicilere yönelik bu alışveriş merkezlerinde, dünyanın hemen her ülkesinde rastlanan ünlü fast food ve kafe markalarını buluyorsunuz.  Buralarda belki bir kahve içebilir ve dinlenebilirsiniz.

Jakarta’da Jalan Sulabaya’daki  antikacılar ya da eskiciler çarşısında taşıyabileceğinize güveniyorsanız, 50-100 yıllık gerek Çin, gerekse Japon (belki de Aritayaki) porselen bulunuyor. Birkaç yüz ABD Dolarından başlayan fiyatları görünce taklit olup olmadığını düşünmeden edemiyorsunuz. Ve tipik şark satıcısı, birkaç eski fotoğraf ve kartpostala verdiği fiyatı yüksek bulduğumu anlayınca kaç para vereceğimi soruyor. Ben de satıcının fiyatı söylemesini üsteleyince satış gerçekleşmiyor. Aynı bizim kapalı çarşı ve benzeri yerlerdeki şark ticareti.

Özgün batik ve kukla gibi ülkeye özgü alışveriş uygun görünüyor. Endonezya’nın değişik böigelerine özgü rengarenk kumaşlar alışveriş konusu olabilir.

Bir de dünyanın en pahalı kahvelerinden biri de alışveriş konusu olabilir: Luvak Kahvesi.









Endonezya Dilinde Kopi Luwak adıyla bilinen Civet Kahvesi, Asya Palm Civet (Paradoxurus Hermaphrotidus) isimli bir memelinin,  yediği kahve meyvesinin dışkıyla atılan çekirdeklerinden üretilen kahveye verilen isimdir. 

Kahve üreticileri, civetlerin daha kaliteli kahve meyvesini seçtiklerini, bu nedenle dışkıyla atılan bu kaliteli çekirdeklerin memelinin sindirim sisteminde bulunan enzimlerin etkisiyle daha farklı bir aromaya sahip olduğunu bu nedenle, demleme kahveler içinde değişik aroması yanında mideye zarar vermediğini de iddia ediyorlar.

Endonezya dışında, Philipinler ve az miktarda Vietnam'da üretilen Luwak Kahvesinin kilosu 555 € /700 ABD$ arasında satılıyor.

Amerikan Kahve Uzmanları Derneğine(SCAA) ya göre, Luwak Kahvesi berbat bir tada sahip. Ayrıca, Luwak Kahvesinin, abartılı bir pazarlama projesi olduğu,iddia ediliyou. 

Ayrıca doğal ortamlarından kopartılıp dar kafeslerde yaşayan, bu türün tehlike altında olduğu, çiftliklerde ölüm oranının da yüksek olduğu eleştirileri de sıkça görülüyor.






İstanbul'da satın aldığımız  ıslak sigarilloyu ne yazık ki Endonezya'da bulamadım.






























PARASOLLER/GÜNEŞ ŞEMSİYELERİ ÜZERİNE

Java'da, kırsal yerleşmelerde evlerin bahçelerinde, çatılarda kocaman güneş şemsiyelerinin varlığı beni çok şaşırttı. Fikir jimnastiği sonuç vermedi. Sonunda rehberimiz bunların televizyon antenleri olduğunu söylediğinde çok şaşırdım ve inanamadım. Başka kaynaklar da bu görüşü onaylayınca ne denli pratik ve ucuz  bir çözüm olduğu anlaşılıyordu. 

Şemsiyeler, rüzgardan ters dönmüş gibi görünüyorlardı.

Ülkemizde kırsal kesimdekilerin  dikkatine sunmak yararlı olabilir. Ama herhalde önce büyük ölçekli güneş şemsiyelerini bulmak gerekli.