HOŞ GELDİNİZ!

Endonezya’ya Türk Hava Yollarıyla, önce 11 saatlik bir uçuşla Singapur’a gidiyoruz. Singapur Havaalanında bir saatlik temizlik ve akaryakıt molası verdikten sonra bir saat on beş dakikada Jakarta’ya ulaşıyoruz. Jakarta, Soekarno – Hatta Havalanı, Jakarta’nın biraz dışında Cengkareng’de Yola çıkıp,  trafiğin soldan aktığını görünce aklınıza ilk gelen, soldan trafiğin genelde Japonya ve birkaç küçük ülke dışında İngiltere’nin eski kolonilerinde uygulandığı.(Eski kolonilerden Kanada’da ise trafik sağda.)  Ama şaşırtıcı olan Endonezya’nın İngiltere’nin eski kolonilerinden biri olmadığı.

Otoyollardan çıkıp Jakarta’ya yaklaştıkça motosikletler artmaya başlıyor. Kent, ise tam bir motosiklet curcunası…  Kadın-erkek,  üzerinde bir, iki ya da üç kişinin, bir-iki arada üç çocuğun da ebeveyniyle bulunduğu motosiklet trafiği sizi şaşırtıyor.  Trafik ışıklarının bulunduğu kavşaklarda, hadi binlerce demiyelim,  ama, önde yüzlerce motosiklet görüyorsunuz. Acaba, Jakarta yerine, 5 milyon motosiklet kenti mi demeliyiz? Endonezce, ‘kota dengan lima juta spede motor’ denebilirmiş.  Ama söylemesi uzun ve zor görünüyor.

‘Çok memleketler gezdim’ ama buradaki kadar çok motosikleti ilk kez görüyorum. Araştırdım, 2011 de Çin Halk Cumhuriyetinde 24.58 milyon, Hindistan’da 11.79 milyon, Endonezya’da 8.04 milyon motosiklet satılmış. Nüfusa oranla dünyada en çok motosiklet satılan ülkelerin başında Endonezya geliyormuş.

Motosiklet kullananların  çoğunda ehliyet olmadığı da yaygın bir düşünce. Buna karşın 10 gün kaldığım Cava adasında tek bir motosiklet kazasına tanık oldum: Motosikletten yuvarlanan genç bir kız. Rehberimiz, hız yapan sürücülerin özellikle kırsal kesimde sokağa bırakılan çocuklar için tehlike yarattığını hatırlatıyor.

Çok motosiklet olunca, özellikle kırsal kesimde hemen her üç-beş işlikten biri de motosiklet tamirhanesi. Bunu da çok kolay gözlemliyorsunuz.
Yalnız on-on beş milyon nüfuslu Jakarta’da değil çevredeki yerleşim bölgelerinde de trafik yoğunluğu bazen sinir bozucu oluyor. Trafik ışığı olmayan kavşaklarda ‘gönüllü trafik düzenleyicileri’ iş başında. Karşıdan gelen araçları durdurup, bekleyenlere yol verince, genelde en öndeki sürücü, gönüllünün eline bir şeyler sıkıştırıyor. Trafik ışığı olmayan hemen her yerde gönüllüler iş başında. Ulusal Mezarlık görevlisi polis (ya da asker), aracımıza yol açınca kaptanımız da eline bir şeyler sıkıştırdı.

Jakarta’dan yakın yerleşimlere giden yolcular toplu taşımada yoğun olarak Angkot diye adlandırılan koyu mavi renkli minibüsleri kullanıyorlar. Bizim mavi minibüslerden farkı, oturma yerlerinin sıra sıra olmayıp, aracın iç çevresinde oluşuydu. Yolcuların inip bindiği arka kapının sürekli açık olması da dikkat çekiyor. Arada bir minibüsün üstünde yolculuk edenlere de rastlıyorsunuz. Minibüs şirketlerinden biri ‘Turki’,  Türk adını taşıyor. Bunu öğrenince Endonezya’da 80 li yıllarda başlayan minibüsle toplu taşıma fikrinin ülkemizden alındığını düşünmeden edemiyorum.

Jakarta’da doğal olarak otopark sorunu var. Anladığım kadarıyla buna da gönüllü ya da korsan otoparkçılarla çözüm bulmaya çalışmışlar. 31 Aralıkta havai fişek gösterisi ve konser verilecek alanda çok sayıda değnekçi araçların park etmelerine yardım ediyordu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder