DİKKAT EDİLECEK KONULAR


Para Bozdurma: Hava alanında para bozdurmanızda yarar var. Döviz büroları ülkemizde olduğu gibi yaygın değil. Büroların bir kısmı,  hafta sonları ve resmi tatillerde açık değiller. Daha da önemlisi, dövizinizin hiç katlanmamış ve tertemiz olması gerekiyor. Üzerinde leke, kir ve yırtık olması durumunda bankalar genellikle bozmuyor. Bu nitelikleri karşılamayan dövizinizi bürolar yüzde 10-15 eksiğine bozuyorlar. Kredi kartı kullanımı da o kadar yaygın olmadığından, yanınızda nakit gerekiyor.

Vize: Havaalanında, 25 ABD Doları karşılığında vize alabiliyorsunuz. Bazı durumlarda Endonezya’da kalacağınız otel ya da otellerin rezervasyonlarını sorabilirler. Bir iki ön rezervasyon yaptırıp gitmenizde yarar olabilir.

Giyecek: Endonezya, Ekvatoral bir iklime sahip olduğu için çok yağışlı, ve çok rutubetli. Hafif giysiler, ve çok sayıda çamaşır ile sandalete ihtiyaç duyarsınız. Tedbirli olun. 3-4 yıldız otellerde bile birkaç çamaşırınızı 1-2 ABD Dolarına yıkayıp ütületebileceğiniz gibi, çamaşırhanelerde ise daha da ucuza…

Yiyecek: Çok yıldızlı otellerde bile kahvaltıda peynir ve tabii zeytin bulamayabilirsiniz, şaşırmayın. Kahvaltı açık büfelerinde bizde olduğu gibi bol reçel, bal bulmayı umut etmeyin. Ama ekmek ve omlet bulabilirsiniz. Kahvaltılarda genelde kavrulmuş sebzeli şehriye ve yağda kızarmış tavuk var. Menülerde genellikle pirinç lapa bulunuyor. Yemeklerin acı olduğunu da belirtmemek olmaz. Gündüz açık havadaki bir lokantada masalarda yanan kandillerin bir ritüel olduğunu sanmayın. Bu kandiller sinekleri savmak içindir. Ortalama bir lokantada bıçak yerine kaşık veriliyor şaşırmayın.  Meyve yemek isterseniz tüm sıcak soğuk yemeklerden önce masanıza servis yapılacaktır, bu bir Endonezya adetidir. Meyve demişken, belirtmemek olmaz: Endonezya meyve cenneti gibi bir ülke. Türkçe karşılığı olmayan o denli değişik türlerin önemli bir kısmını görmemiş gezginlerimiz olabilir, sapodilla, guava, longan,  mangosten, snake skin vb.

Tuvalet: Otellerde değil ama mola yerlerinde, benzinliklerde bizim ‘alaturka’ tuvaletlerin benzerlerini göreceksiniz, bir de büyük bir plastik kova ile içinde tas. Otellerdeki klozetlerin içindeki musluk yerine, dışında uzunca bir plastik borunun ucunda tazyikli su fışkırtan küçük duş başlığı bulacaksınız. Bunu altınızı yıkamak için kullanacaksınız. Sırt çantalılara ve yerlilere yönelik bazı otel odalarında lavabo olmamasını rehberimiz bize, erkeklerin genelde sakal tıraşı olmadıklarını (yarı köse diye anlayabilirsiniz) bu nedenle lavaboya ihtiyaç duyulmadığını anlattı.

Alışveriş: Hemen tüm hızla büyüyen metropollerde olduğu gibi Jakarta’da da çok sayıda alışveriş merkezi bulunuyor. Bizde olduğu gibi farklı alım gücüne sahip tüketicilere yönelik bu alışveriş merkezlerinde, dünyanın hemen her ülkesinde rastlanan ünlü fast food ve kafe markalarını buluyorsunuz.  Buralarda belki bir kahve içebilir ve dinlenebilirsiniz.

Jakarta’da Jalan Sulabaya’daki  antikacılar ya da eskiciler çarşısında taşıyabileceğinize güveniyorsanız, 50-100 yıllık gerek Çin, gerekse Japon (belki de Aritayaki) porselen bulunuyor. Birkaç yüz ABD Dolarından başlayan fiyatları görünce taklit olup olmadığını düşünmeden edemiyorsunuz. Ve tipik şark satıcısı, birkaç eski fotoğraf ve kartpostala verdiği fiyatı yüksek bulduğumu anlayınca kaç para vereceğimi soruyor. Ben de satıcının fiyatı söylemesini üsteleyince satış gerçekleşmiyor. Aynı bizim kapalı çarşı ve benzeri yerlerdeki şark ticareti.

Özgün batik ve kukla gibi ülkeye özgü alışveriş uygun görünüyor. Endonezya’nın değişik böigelerine özgü rengarenk kumaşlar alışveriş konusu olabilir.

Bir de dünyanın en pahalı kahvelerinden biri de alışveriş konusu olabilir: Luvak Kahvesi. Ne olduğunu araştırın lütfen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder